4 Nisan 2012 Çarşamba

bir şeyler

hayatı çoğu zaman anlamsız bulmama rağmen ders çalışmam gerekiyor.türev,limit,trigonometri,ezberlenmesi gereken edebiyat bilgileri,bir buçuk iki dakika içinde çözülmesi gereken sorular..üniversite bir yenilik getirmiyor ki.çoğunluğu liseden yeni mezun ve üç ayda birdenbire yetişkin olmuş gibi davranan insanlar,kalabalık,toplu halde bulunma gereksinimi ,çabalama,sosyalleşme uğraşı,mekan değişikliği....
hep içe kapanık biriydim,insanlarla ilişki kuramayan.diğerleriyle aramdaki iletişim yorgun hissettirdi beni çokluk.eskiden diğerleriyle,sözgelimi sıra arkadaşım olsun bu kişi,konuşmazdım,söyleyeceklerimin saçma olduğunu düşünürdüm,susardım.artık daha çok suskun kalıyorum.
liseden mezun oldum.başka bir şehirde üniversiteye başladım.iki üç insanla konuşuyordum bazen.çoğunlukla yalnızdım ama.konuştuğum insanları ise yüzeysel,sıkıcı buluyordum.sanırım özgüven konusunda diplerde olmam biraz kibirli olmamı engellemiyor.üniversitenin sevdiğim tek yönü kütüphanesiydi.internetin olmadığı bir ortamda asosyal birinin sığınağı kütüphane oluyor.küçük bir şehirde yaşadığım için okumak istediğim kitaplar çoğunlukla okuyacağım kitaplar olarak kaldı.
sonuç üniversite yaşantım da berbattı,en azından ilk yılı.evi özlemiştim.ama genel anlamda değil.mekan olarak,yalnız kalabileceğim bir yere gereksinme duyma açısından özlemiştim.
mekansal anlamda yalnızlık arzusundayım sanırım,hâlâ.şimdi tekrar gireceğim sınava.üniversiteye gitmek istediğimden değil.sadece bir şeylerin devamlılığı için.ben durgunluktan yana olsam da bir şeyler değişiyor,beni de peşinde sürüklüyor.sabitlikte kalıp yok olmayı yeğlerdim oysa.hayat boktan ve devam ediyor.ben eski evlerden birine çekilip orada yaşamımı sürdürmek isterdim oysa.kitap okuyayım,film, dizi izleyeyim,müzik dinleyeyim,bu kadar zayıf bir kişiliğe sahip olmayayım isterdim.bunlardan bıkınca da göçebe misali dolaşmak isterdim bir yerlerde.olmuyor işte.

kibirli,özgüven eksikliği içindeki,çirkin,asosyal,sosyalfobik,anksiyete mağduru bir aptalım.yaşamayı hiç beceremiyorum.birkaç denemem oldu normal insanlar gibi hissetmek için kendimi ama onlar gibi değilim işte.

içinde barınmak isteyeceğim evlerden... birinci resimdeki ev ilk tercihim ..
bu ağacın altında yatıp uyumak,kitap okumak..





bazen unutkanlığıma lanet ediyorum.

metis in cep defteri ile ajandasını almıştım.ben içine bir şey yazmadığım zaman daha güzel duruyorlar.kullanmaya kıyamadım.eşya bağımlısıyım.


birkaç parça...









charlotte un solgun,kırılgan,narin havasını seviyorum .bunu da belirtmeli.


3 yorum:

  1. Eğer hala başımız dik yaşayabiliyorsak, bu boğazımıza kadar boka battığımız içindir - Dario Fo ,''bir anarşistin kaza sonucu ölümü'' . Ormandna çıktık çıkalı battık boka gidiyoruz , asosyallik değil , aslında vaktiyle insanın olduğu hal bu . Yargılamayacağım seni ama YGS ye giren genç bir beyinsin madem,sen de böyle düşünüyorsan hafif yaş fazlalığıyla bir zctık o zaman :) Kitap oku,şöyle bir evde yaşa ,üniversitede kaybedeceğin zamandan daha iyidir ; ama katabileceklerini de kaybetmeye göze alırsan.

    Şarkılar, can yakar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aslında benimkisi isteksizlik,yaşamak için pek istek barındırmıyorum kendimde.bir şeyleri hayal etmek güzel,sadece.
      sanırım korkağın tekiyim..

      Sil
  2. İsterdim ki dünya sapsarı buğdaylardan başka bir şeyin yetişmediği tarlalardan oluşsaydı sadece,ve bu tarlaların arasından tek bir yol geçseydi. Gökyüzünün soluk rengi sürekli değişseydi ve gece olduğunda konuşabileceğim bir ay olsaydı. Böyle bir dünya olsaydı işte ve içinde benden ve konuşmak isteyebileceğim herhangi bir şeyden başka bir şey olmasaydı. Devamlı yürürdüm, yorulunca içinde okumak istediğim ve isteyebileceğim tüm kitaplarla bir parça yiyeceğim bulunuğu çıkınımdan bir kitap -ya da çizgi roman- çıkarır, buğdayların arasına oturup soluk yeşil, soluk sarı, soluk turuncu göğü izlerdim.
    Ya da paylaştığın fotoğraflardaki gibi küçük, eski görünümlü, karanlık pencereleri olan sevimli bir evim olsaydı ve her türlü ihtiyacım havadan giderilirken, hiç çıkmasaydım ondan. Böylece sosyalleşme gibi asla başaramadığım şeylerle uğraşmak zorunda kalmaz ya da benimle olmasını istediğim insanlar için üzülmezdim. Acaba "başka biri" diye bir kavramın olmadığı bir dünyada yalnız hissedebilir miydim?

    YanıtlaSil