21 Eylül 2012 Cuma

haftaya başka şehirde olacağım ve oraya alışmaya çalışacağım.yatağımı da özleyeceğim..tedirgin hissedeceğim kendimi pekçok kere,ama yine de bir şekilde o şehirde  yaşamaya  devam edeceğim.üç-dört hafta geçtikten sonra bayram tatili nedeniyle  eve geleceğim.beni kimsenin karşılamasını istemeyeceğim.anahtarım yanında olacak.kapıyı kendi anahtarımla açacağım.ve hissetmek istemediğim başka bir his..kendi evime,odama,yatağıma bile  yabancılaşma..aitlik karmaşası..

bugün  dışarı çıkmıştım,ilkokulun yakınından geçiyordum.istikrar marşı okunuyordu.kaldırımda birkaç kişi saygı  duruşunda  marşın bitmesini bekledi.ben ise yürüdüm,beklemeden  bir şeylerin bitmesini.hiçbir şey hissetmeden.acaba  marşı duyunca  saygıda bulunanlar neler hissediyor ki.ben milliyetçi biri değilim.küçükken de öyleydim.seçemediğim ,seçmediğim  şeylere aşırı bağlılık duymak tuhaf doğrusu..

trt de yayınlanan  taciri izlemeyi bitirdim bu arada.bağımlılık yapan kore dizilerindeki bayık sahnelerin tarihi kore dizilerinde olmaması onları daha bir izlenesi yapıyor açıkçası..tabi bu, dizideki saçma yerleri görmezden gelmemi engellemiyor.
mesela ilk birkaç bölümde sang ok  takdir edilesi bir şeyi  her yaptığında  patronu tarafından  hadi anlat bakalım nasıl başardın lafını duyması ve ayrıntılı biçimde anlatırken  zekasına övgüler düzülmesini beklemesi buna rağmen alçakgönüllü görünebilmesi...
Park Da Nyung un on kaplan gücündeki koruması..
birbirininden hoşlanan insanların karşılıklı değil de yanyana durmaları ve uzaklara bakarak konuşmaları..yeşilçam filmlerini hatırlattı.birkaç şey daha vardı ama hatırlayamadım.neyse yine de güzel diziydi.


bu arada blogspot un yeni arayüzüne (daha doğrusu ben yeni geçtim) alışamadım bir türlü..resim yükleme falan daha bi kolay olmuş ama..

trt de yeni dizi başlamıştı şubat diye.ilk bölümün birazını izlemiştim.şubatı,onun gibi olanları sevdim,hatta fantastik bir yanı bile olmuş dizinin onlarla birlikte.ama  zengin kız karakteri ve onun arkadaşları,ailesi yapay duruyor.zaten o karakterler yüzünden yarısını ancak izleyebildim dizinin.


20 Eylül 2012 Perşembe





" neden farklı geliyorsun bana?neden sana uyuyorum böyle?"






"bir an çok özel göründü bana.Arima özel göründü."





kare kano dan..

15 Eylül 2012 Cumartesi

nasılsın natsume..ben,nasıl olduğumu pek bilmiyorum ,bütün gün ne yaptığımı da aslında.epeyce uyuyorum,bir şeyler yedikten sonra nette dolaşıyorum sonra tekrardan uyuyorum.evet,oldukça pasif halde geçirilen bir gün..ama yine de geçiyor işte.yalnız,hissiz geçirdiğim bir günün daha bittiğini düşünmek iyi hissettiriyor ..
papini nin kaçan ayna adlı öykü kitabı vardı.güzeldi kitap.arasıra oradaki bir öykü gelir aklıma.bütün isteklerinden kendini arındırıp,ölmeye çalışan biri hakkındaydı sanırım öykü..bu arada bir hafta oluyor rüzgarın adını bitireli.ikinci kitaba önceden bahsettiğim sebepten ötürü başlayamadım..bu sene anime izleyemeyeceğim,manga da okuyamayacağım.bilgisayarsız kalacak olmanın sonuçları..ara verdiğim şeyi yapayım ben de.bol bol roman okurum.güzel bir liste oluşturmalı ,okumak istediğim oldukça çok kitap birikmişti.onlarla vakit geçiririm ..h.hesse ,sartre,camus,kafka,dostoyevski,ursula k.le guin,h. murakami.. oldukça çokmuş.bir de john fowles ile kosinski var.üniversitenin kütüphanesine baktım da geçenlerde netten,her yerden çok uzakta kitabı varmış kütüphanede.kütüphaneye kayıt olduktan sonraki ilk işim o kitabı almak olacak.zamanında oldukça çok aramıştım o kitabı.yeniden basımı olmadığı için bulması pek mümkün olmadı benim için .. neyse böyle işte...

bir de bu parça çok hoş..

9 Eylül 2012 Pazar

hava aydınlandı biraz ,yine sabaha bıraktım uykumu..biliyor musun natsume,okunan ezanın,edilen duanın benim için pek anlamı yok artık.ya da sabaha doğru hala uyanık olmanın,güneşin doğmasının,batmasının,insanların inandıkları ilahi varlıkların...yaşamak pek bi anlamsız değil mi?ya da öldükten sonra yaşam,kim sonsuza kadar yaşamak ister ki.hiç bitmeyen zaman diliminde zoraki varoluş,kim ister ki bunu..
sabah hissedilen anksiyete bulantısı iğrenç bu arada.uyayayım en iyisi .gün ışığı pek iyi hissettirmiyor şu an..

1 Eylül 2012 Cumartesi


birilerine,birine hitap edince yazıda, yalnızlık bir parça azalıyor sanki..ben de natsume ye hitap etmeye karar verdim..neyse natsume nin kim olduğunu nasıl anlatmalı..var olmasını çokça istediğim biri diyeyim..


bugün çokça başım ağrıdı ,birkaç haftadır da huzursuzum..yarın liseden arkadaşımla buluşacağım,iki seneden sonra ilk kez göreceğim onu,buluşmayı onunla olan arkadaşlığıma veda olarak düşündüm..ikimiz de değiştikten sonra arkadaş kalmamız anlamsız geliyor..

kendimi hissetmiyorum pek bu aralar.var oluşum donuklaşmış gibi.kvothe nin ailesi öldükten sonra yaşadığı birkaç yıl var ya,onun o hali gibiyim işte..donuk,kendini unutmuş ,hissiz halde..
daha ilk kitabı bitiremedim,bitirmeye korkuyorum ,bilge adamın korkusu var daha ama yine de son 60-70 sayfa hala duruyor.

nerede okumuştum;mutlu olduğum anları ilerisi için saklıyorum,çokça mutlu olmak beni korkutuyor gibi bir cümleydi sanırım..onun gibi işte.kvothe ile geçirdiğim anların bitmesini istemediğim için kitabı okumaktan çekiniyorum.umarım ileride filme ya da diziye falan çekilmez kralkatili güncesi..aşık olunası varlıklar listemde üst sırada yer aldığı anlaşılmıştır kvothe nin.
kim kincaid tarafından yapılan resmini de ekleyeyim..

aslında saçları kızıl ama kahverengi saçlı halini daha çok sevdim..



haftaya üniversite kaydım var.ankara ya gideceğim..yolculuk yapmaktan nefret ediyorum..alıştığım mekandan başka bir yere gitmekten nefret ediyorum..neyse ,bu yazdıklarımı başka zaman okursam oldukça saçma bulacağım ama daha önce de belirttiğim gibi pek kendim gibi değilim bu aralar,bir şeyler yazayım da rahatlayayım diye düşündüm..