28 Şubat 2012 Salı

'İmkansızın Şarkısı'




uzun süredir kitap okumuyordum ,kendimi her şeyden soyutlayarak.

Haruki Murakami nin İmkansızın Şarkısı kitabını okumaya başladım dün.

sanki uzun süre yalnızlık çektikten sonra umulmadık bir anda kendin gibi biriyle tanışırsın ve onunla
sohbet edersin de bütün yalnızlığını unutursun ya.öyle hissettirdi kitap bana.
2010 yılında çıkan bir de filmi var.romanı okuduktan sonra sıra filminde.


kitap hakkında yazılmış bir yazı için ~
Norwegian Wood -kitabın İngilizce adı - the beatles ın norwegian wood parçasından almış adını.

bu parçayı daha önce dinlememiştim.ilk dinlediğimde belki de kitaptan dolayı hüzünlü geldi oldukça.


27 Şubat 2012 Pazartesi

burukluk



ilkokula dair hatırladığım bir şey:

birinci sınıftayım ya da ikide .sırada tek oturuyorum.yalnızdım sanırım.yalnızlık hissetmiyordum ,yalnız hissettiğimi hatırlamıyorum.belki de o zamanlar bu kadar kendine dönük düşünen biri değildim,kendi varlığımı bu kadar dert etmiyordum.stajyer öğretmenler gelmişti sınıfa.haftada bir gün derse giriyorlardı.genelde öğrenciler gelen stajyerlerin kendi yanlarına oturmasını istiyordu.sanırım seçilmenin verdiği duygu,üstünlük hissi içindi bu istekleri . benim yanıma stajyerlerden birisi oturmuştu,ben hiçbir şey demediğim halde,yanımda oturması için hiçbir istekte bulunmadığım halde.sanırım tek oturduğum için oturmuştu yanıma.yine de biraz mutlu olmuştum.
küçüklüğümden beri bazen gergin olduğumda bazen öylesine, farkında olmadan parmak ucumdaki deriyi soyuyorum.o zamanlar tırnaklarımın kenarı hep kanardı,acırdı.tırnak kenarındaki deriyi soyduğumu ilk o fark etmişti.zaten başka da fark eden olmadı hiç.bir daha yapma demişti sanırım.ertesi hafta tekrar yanıma oturmuştu.elimi tutup ,parmak uçlarıma bakmıştı.ben yine soymuştum parmak ucumu.bir şey dememişti.
parmak uçlarımı hala soyuyorum,farkında olmadan.eskisi kadar değil ama.
merak ediyorum yanıma oturan o stajyer şimdi nasıl acaba diye.insanlara dikkat eden biriydi.
belki de benim farkıma varan ilk kişiydi,o sınıfta gerçekten var olduğumun farkına varan.
çocuklarla iletişim kurmak daha kolay beki de.
'minimum ifşa' etkili oldu yaşantımda çoğunlukla.

sınıfta kimsenin ilgi göstermediği küçük kızın varlığının birisi tarafından fark edilmesi küçük kızı sevindirmişti.kız hep yalnızlık çekti.ama hayatında bazı güzel şeyler de olmuştu,bu güzel şeyler kısa sürse de...
kız hala yalnız ,küçükken mutsuz olduğunun,yalnız olduğunun farkında değildi .artık farkında.artık ölümü düşünüyor,intiharı düşünüyor,yaşamdan pek tat almıyor,sadece anime,manga,dizi gibi şeylere kendini kaptırdığında uzun süredir hissettiği o boğulma hissini barındırmıyor kendinde.
eskiden insanların yanındayken, söz gelimi sınıftayken diğerleriyle pek konuşmazdı.düşündüklerini saçma bulurdu ve insanlara söylemekten vazgeçerdi.diğerlerinin yanında suskun kaldı hep.pek konuşmayan birinin yanında durmak istemezdi insanlar.bu yüzden kız,hep diğerlerini sıktığını düşünürdü.kendi varlığının başkalarını rahatsız ettiğini sanırdı.
20 yaşında şimdi.yaşına sahip çıkmayı pek beceremiyor.hayatını ne yapacağını bilemiyor.kendindeki bozukluğun,yanlışlığın hep var olduğunun farkında şimdi,çürümüşlüğü sonradan başlamadı hiç.
artık,diğerleriyle konuşurken sıkılan taraf kendisi.onları dinliyor gibi görünse de çoğunun ne düşündüğünü umursamıyor bile.ve yine suskun kalıyor.konuşmamak en iyisi diye geçiriyor içinden,dediklerini anlayan birisi çıkmadığı sürece.ve diğer herkes gibi o da hiçbir zaman anlaşılmadığını düşünüyor.
kendini yıpranmış hissediyor,çokça hem de.ve uyanmamayı istiyor bazen, uyuduğunda.




varolmanın yalın hali



L


sanki birisinin ardından yas tutuyorum.onsuz olamayacağımı düşündüğüm birinin ardından.ama öyle biri dahil olmadı hiç yaşantıma.olmasını isterdim oysa.

anime,manga karakterlerine aşık olma potansiyelimden bahsetmiştim.aşık olmak eğer birini bütün yönleriyle sevmekse,hayallerinde onun yanında olduğunu varsaymaksa ,evet,ben anime,manga,dizi,roman,film karakterlerine aşığım.


bunu dedikten sonra daha bir sempatik göründü bana .


çevremde bulunmuş kişilerle herhangi bir romantik ilişki içinde bulunmamış olmam ,insanları umursamıyor oluşum hissiz olduğum anlamına gelmiyor belki de.insanların çoğu sevdiği kimseye kendi hayallerini yükler ve hayal ettiği kişiyi sevmeye başlar.
bense başkalarının hayal ettiği şeyleri seviyorum.
yalnızca sevginin romantik anlamıyla değil elbette.yalın ,eksiz haldeki sevgiyi de dahil ediyor içine bahsettiğim sevmek kelimesi.

mesela:
şu an death note mangasından L yanımda olsun isterdim. onunla bir şeyler hakkında konuşmak,sohbet etmek isterdim.olmuyor işte.
sanırım sevmek gerçekleşmeyeceği umulan bir şeyleri istemek yalnızca.en azından benim için şu anda öyle.

L için ayrı bir yazı yazmalıyım sanırım.


bir de bu resmi paylaşayım.çokça sevdim.

24 Şubat 2012 Cuma

Harold and Maude (1971)






cenaze törenlerine katılmayı seven iki kişi.
intihar takıntılı,depresif harold ile neşeli,yaşadığı için mutlu olan maude.
harold sürekli intihar etmeye kalkışır ya da intihar etme anını canlandırır diyeyim.

harold --maude




harold ın intihar çeşitlemesi :



benim için özel bir film.bir yıl önce izlemiştim.tekrar izlemeliyim yakında.



filmin müziklerinden bir parça :cat stevens --don't be shy


22 Şubat 2012 Çarşamba

ben de neden tuğlaları taşıdığını merak eden moronum.



"Bir işle meşgul olan mutlu bir moron grubu düşünün. açık bir alana tuğla taşıyorlar. tuğlaların hepsini alanın bir ucuna dizer dizmez, bunları karşı tarafa taşımaya başlıyorlar. bu hiç durmaksızın devam ediyor ve yılın her günü aynı şeyi yapmakla meşguller. bir gün moronlardan biri kendi kendine ne yaptığını soracak kadar duraklıyor. tuğlaları taşımanın ne gibi bir amacı olduğunu düşünüyor. o andan itibaren yaptığı işten daha önce mutlu olduğu kadar mutlu değildir.

ben neden tuğlaları taşıdığını merak eden moronum.''

Irvin Yalom, Varoluşçu Piskoterapi kitabından alıntı.


yukarıdaki yazıyı yazan kişiyi tanımıyorum.yazı anonim olarak geçiyordu Yalom 'un kitabında.1960 lı yıllarda yazılmış galiba yazı.

acaba nasıl biriydi diye merak edilen insanlar vardır ya ,bu yazıyı yazan benim için öyleydi.
bazen düşünüyorum .acaba intihar etti mi,gülümsediği zaman nasıl görünürdü,en sevdiği kitap neydi,ölürken neler hissetti falan diye.onu tanımak isterdim,onun gülümsemesini görmek isterdim.hayatına bir şekilde dahil olmak isterdim.



mr nobody filminden iki paylaşım :

bunu duyduğumda o çocuklardan biriymiş gibi hissediyorum kendimi.bütün hüzünlerden ,anlamsızlıklardan arınmış halde var oluyorum sanki.

parçanın tamamı için buraya






bunu da ne zaman dinlesem kendimi daha da hüzünlü hissediyorum.bu şarkı daha yakın bana sanırım.
sanki her şeyin boş olduğunu her ne hayal edersem edeyim,ne yaşarsam yaşayayım yine de mutsuz,hüzünlü biri olacağımı söylüyor bana..




--bu kadar --

20 Şubat 2012 Pazartesi

rastlantısal varoluşun dayanılmaz ağırlığı



-hiçbir yeteneğim yok,klasik müzik bilgim yok,sanat bilgim yok,silik ,çirkine yakın bir görüntüm var.
-öldükten sonra her şey güzel olacak türünden düşünceler beslemiyorum pek.
-benden daha iyi durumda olan insanları görünce onları kıskanıyorum ve hissettiğim yetersizlik,çaresizlik artıyor.
-başarılı değilim.elime geçen her fırsatı batırıyorum.
-insanları kendimden uzaklaştırıyorum,insanların çoğunu gereksiz buluyorum buna rağmen yalnızlıktan yakınıyorum.
-kültürel yönden içinde bulunduğum tek faaliyet insanların ortaya çıkardığı eserleri tüketmek.üretici hiçbir şey yapmıyorum.
-sanırım otakuyum,anime ,manga ya da film,kitap,yabancı dizi konusunda değil intihar,ölüm konusunda.
-hayatımın hiçbir döneminde popüler diye tabir edilen o insanlardan biri olmadım.hep yalnızlık çektim,yanımda bulunan beni arkadaşı olarak gören iki üç kişi varsa bile çoğuna karşı hiçbir yakınlık beslemedim içimden.
-sanırım orta sınıfın alt tabakası ile orta tabakası arasında bir konuma denk geliyor sosyal statüm.
-yabancı dil seviyem ortanın altında.
-antidepresan kullanıyorum.ilacım yakında bitecek.doktora gitmem gerekiyor.intihar etmekten korktuğum için ,kendimi bok gibi hissettiğim için antidepresan kullanmaya yeniden başladım.
intihar ettiğimi hayal edince ,aklımda çeşitli görüntüler belirince rahatlıyorum.sözgelimi gece evde kimse yokken,radyo eksen açıp ışığı kapatıp bileğimi kesmek.ama bunu yapmayacağım,yapamayacağım.
-hiçbir romantik ilişki içinde bulunmadım bu yaşıma kadar.
-insanlarla dışarıya çıkmam,sinemaya gitmem,zaten sinemaya tanıdığım biriyle gitmekten nefret etmişimdir.filmi izlerken konuşup duran,herhangi dikkat dağıtıcı bir ses çıkaran insanlardan nefret ederim.başkalarını bulundukları konumdan dolayı aşağılayan insanlardan daha da çok nefret ederim.
-ilkokul,lise yıllarım berbata yakın geçti.
-üniversitede ilk yılım berbattı.
-romantik ,dram,shoujo manga okuyorum ve bunları okumak beni mutlu ediyor.bazı animelerde,mangalarda ağlamışlığım var.anime,manga ,roman,dizi,film karakterlerine aşık oluyorum.
-telefon rehberimdeki kişi sayısı oldukça az.zaten telefonumun hayatımda herhangi bir işlevi de yok.gelecek sene sadece aile üyelerinin numarasını barındıracak rehberim.
-sosyal fobim var.evden dışarıya çıkmak zorunda olduğumda anksiyetem oldukça artıyor.bazen o mide bulantısına,baş ağrısına dayanamayacağımı düşünüyorum.
-bunları anlatacağım yakınımda hiçkimse yok ,sadece yazıyorum.
-sanırım hep böyle olacağım.bulunduğum yerde yanlışlıkla bulunuyormuş izlenimi vereceğim herkese.
-kendi kendime yetmeyi isterdim.yalnızlıktan yakınmamayı isterdim.yeteneğim olsun isterdim.yaşadığım için hoşnutum diyebilmeyi isterdim.




16 Şubat 2012 Perşembe

--

yoh ve haruna



ben onu görmek için yolumu uzatırken o beni görmemek ,benimle karşılaşmamak için yolunu değiştiriyor.birisine karşı hissettiğim yakınlığın karşı tarafa bu kadar itici gelmesini beklemiyordum.sanırım gerçekten erkekleri uzaklaştırıcı etkiye sahibim.insanlarla aramdaki iletişimsizlikten pek de şikayetçi değilim.yani yalnızlığa alıştım,yalnızken rahatım ve seviyorum yalnız kalmayı.ama bu sefer farklı olsun istemiştim.böyle zamanlarda silik,çirkin görüntümden gerçekten nefret ediyorum.
neyse sanırım onu koukou debut taki yoh a benzettim ve onu görünce yoh un karakterini ona yükledim.değişen hiçbir şey olmadı.
yalnızlığım değişmeyecek gibi...




iki haftadır içinde bulunduğum durumdan biraz sıyrıldım sanırım bugün.kendimi hâlâ berbat hissediyorum ama önceki kadar kötü değil.uyumak dışında bir şeyler yapıyorum en azından.anime izlemek,film izlemek gibi.


uzun süredir eskisi gibi müzik dinlemiyordum.bu aralar eskiden dinlediklerimi dinliyorum tekrardan.patrick wolf dinliyorum yarım saattir.onun parçalarını ne kadar çok sevdiğimi unutmuşum.
sanırım ben nelerden hoşlandığımı unuttum.çevremde insanlar olmasa da kendimi yalnız hissetsem de beni biraz bile olsun huzurlu hissettirecek o kadar şey var ki.



patrick wolf un art ardına dinlediğim,bünyemde bağımlılık yapan parçası:


15 Şubat 2012 Çarşamba

aptal döngü

baş ağrısı,istemsizlik,mide bulantısı.huzur gidince bunlar kendini daha da etkili gösteriyor gibi.dün istemsizliğime yenildim.sadece uyudum.hiçbir şey yapmadan ,çaresizlik içinde uyudum.

insanları uzaklaştırıcı etkiye sahibim sanırım.bugüne kadar kendimi yalnızca bir kişinin yanında olduğum kişiye yakın hissettim.depresifliğimi,inanç konusundaki düşüncelerimi rahatça anlatabiliyordum ona.o benim için tek önemli kişiydi.ben ise onun için önemli kişilerden yalnızca biriydim.bunlar iki sene önceydi.şimdi o hiç yokmuş gibi,hiç dahil olmamış gibi yaşantıma,eskisi gibiyim ben.tuhaf,bir insana bu kadar değer vereceğimi düşünmezdim.onun için bu kadar vazgeçilebilir olmak üzücü.iki üç ay önce msj attı.mutlu anlaşılan son halinden.hayata artık o kadar depresif bakmıyor ,romantik ilişkisi var,arkadaşları var.onu kıskandım galiba,kendi yalnızlığıma,kendi çıkmazıma baktım da .
belki de böyle bozuk olmayı hakkettim.belki de gerçekten kötüyüm ben.belki de bireyin düşünceleri eyleme dönüşmese bile onun kötü olmasına yetiyordur.

"Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra." Çavdar Tarlasında Çocuklar
holden haklıydı sanırım.


insanlar kendileri için önemli,üzücü bir haberi anlattığı zaman hiçbir şey hissetmiyorum.yüzüm de ifadesiz kalıyor .ama insanlar anlattıklarına gerçekten önem verdiğimi düşünüyor olabilir.çünkü ifadesizliğime rağmen bana kendileri hakkında bir şeyler anlatmaya devam ediyorlar.belki de sadece anlatma ihtiyacı içinde oldukları için anlatıyorlardır.anlatılan kişi önemli değildir.


gelecek sene nerede olacağımı bilmiyorum.belki ankara da belki istanbul da belki başka bir yerde.burada ,şu an bulunduğum yerde olamayacağımı biliyorum.oysa hiçbir yere gitmek istemezdim.
her türlü değişim bende mide bulantısına neden oluyor.


gazetelerdeki intihar haberlerinden de o habere yapılan yorumlardan da nefret ediyorum : bunun gibi


uzun süredir dinlememiştim :





13 Şubat 2012 Pazartesi

dipte bile değilim

sanki aptal birinin aptal düşüyüm .kendimle ne yapacağımı bilmiyorum.kendimi ne yapacağımı bilmiyorum.öylece var oluyorum sadece.her şeyden kopmuş gibiyim şu anda.hiçbir şey hissetmiyorum,ne yalnızlık ne keder.sadece varım o kadar,sadece şu an buraya bunu yazıyorum o kadar.başka hiçbir şey yok varlığımla alakalı.garip bir huzur da var içimde.her şeyin boş,her şeyin anlamsız olduğunu kavrayıp da artık hiçbir şeyin dert edilmediği bir durumdayım .etkenliğim yok oldu sanki,uzun süredir etkenliğimi de hissetmiyordum ki zaten.edilgenliğimle varım şu an.
intihar etmeyeceğim henüz ,edemeyeceğim.belki 24 ünde ya da 27 sinde cesaret edebilirim ama intihar etmeden önceki o huzuru hissedebiliyorum .bulanık hiçbir şey kalmamış gibi aklımda,umursadığım hiç kimse kalmamış gibi,zaten pek kimseyi de umursadığım yoktu ya.sanki bütün düşünceler bütün kıskançlıklar,yetersizlik hissi bir anda gitmiş gibi.kendimi yapmam gerekenlerden,yapmak zorunda hissettiğim her şeyden arındırmışım gibi.huzurluyum işte garip bir huzur.dipte hissetmekten çok farklı bir durum bu.dipteyken bir şeylere ,birilerine ihtiyaç duyuyorsun,kurtulmak için.şu an ise hiçbir şeye gereksinim duymuyorum,intihar etmeye bile.sanırım intiharım yine böyle hisler içindeyken gerçekleşecek.
hayatı boşvermişliğin huzuru...


acaba nick drake nasıl hissetti,intiharından önce.

11 Şubat 2012 Cumartesi

depresif anlar





yapmak istediğim,hissettiğim ve yapamadığım....
Confidential Confessions 1 (The Door) mangasından birkaç sayfa.

sırf sondaki gülümseme için bile sevebilirim bu mangayı.
bileğini kesmesini,rahatlamasını anlayabiliyorum.


manganın ingilizcesi için Confidential Confessions 1




bu ruh halime eşlik eden parça:




9 Şubat 2012 Perşembe

------


-niye birinin seni sevmesine bu kadar isteklisin ki?
---anlamazsınız.
-yine de açıkla.
---biliyorsunuz kendimi pek sevmiyorum,hatta hiç sevmiyorum.sanırım biri beni severse sevilebilecek biri olduğuma inanabileceğimi düşündüm.
-kendini sevebilmek için mi başkasının sevgisini istiyorsun?
---sanırım.
-peki benim hakkımda ne düşünüyorsun?
---duymak istediğinizi mi söylemeliyim yoksa gerçek hislerimi mi?
-genelde farklı mı oluyor ikisi?
---evet,çoğunlukla.
-sana kalmış o zaman ,hangisini söylemek istiyorsun?
---hissettiğimi.
size katlanmam biraz daha kolaylaştı benim için.bencilliğinizi yeteri kadar örtemiyorsunuz yanımda.sorunlarımı anlatırken sıkıldığınızı gizlemeye çalıştığınızı fark edebiliyorum.hoşuma gidiyor ,sıkılmanıza rağmen beni dinlemek zorunda olmanız.
benim için özel değilsiniz.varlığınız ya da yokluğunuz pek ilgimi çekmiyor.benim için tek öneminiz,düşündüklerimi sesli olarak ifade etmemde etkili olmanız nesne olarak.kolaylıkla vazgeçilebilir bir nesne.benim için başka bir öneminiz yok.sıradansınız ,sıradanlığınız canımı sıkıyor.size sen diyecek kadar bile yakın hissedemiyorum kendimi.oysa sizli-senli konuşmak umrumda bile değil,yani önemsemem böyle şeyleri.

yüzünüzün aldığı ifadeden duymak istediğinizi söylememi tercih ettiğinizi mi çıkarmalıyım?
-hayır.hislerin,gerçekte düşündüklerin biraz şaşırttı beni sadece.
---söylediklerim size kötü mü geldi kaba mı?
-şaşırdım sadece.
---gerçekten şaşırmışsınız!bu kadarını beklemiyordunuz sanırım.bunca zamandır hobi olarak buraya geldiğimi mi düşünüyordunuz yoksa?insanları daha fazla ciddiye almalısınız.
-şu an nasıl hissediyorsun,ne düşünüyorsun?
---zamanımız dolmadı mı daha, diğerlerinin kıymetli vaktini gasp etmek istemem.
-biraz daha var zamanın ,diğerleri hakkında endişelenme.
---mevcut zaman diliminin bana aitliğini iddia ettiniz.sanırım siz de pasifliğinizin farkına vardınız.
-niye gülümsüyorsun?
---birinin kendi hakkındaki gerçeklerin birazının bile farkına vardığını görmek hoş da o yüzden.diğerleri hakkında endişelenmiyorum hem.burada sizinle olmaktan duyduğum sıkıntı arttı da onu belirtmeye çalışmıştım.
-başkalarını önemsiyor görünerek mi?
---yanlış anlaşılmalar benim kabahatim değil.bu arada size küçük bir hediye vermiştim ya.onu size karşı iyi bir şeyler hissettiğim için falan vermedim.sadece size borçlu olduğumu düşündüm,ısmarladığınız yemek için.borcumun karşılığını ödemek istedim o kadar.yanlış düşünmeyin hislerim hakkında.
-şu an nasıl hissediyorsun,ne düşünüyorsun diye sormuştum,cevaplamak istemiyor musun?
---çok iyi hissediyorum.neşe doluyum.tanrım iyi ki beni var ettin.var edilmek,yeryüzünde yaşamak,insanların arasında olmak ne güzel hissettiriyor.iyi ki var olmuşum.
-bana gerçek düşüncelerini hiç anlatmamış olsan ve biraz da insanlara dikkat etmeyen biri olsam
gülümsemene ve mutluluğuna aldanabilirdim.
---zaten insanlara dikkat etmeyen birisiniz.(gülümseme eşliğinde)
-gerçek düşüncelerin?
---hayat berbat,burada şu an sizinle olmam berbat.ben niye böyle berbat bir insanım.her şey sıkıcı,herkes gereksiz.ben gereksizim.boğuluyorum,boğuluyorum,her an,her şeyden.uyusam keşke,uyusam da uyanmasam hiç.sıradanlığın canımı sıkıyor.basitliğim canımı sıkıyor.yok olsam keşke.böyle işte.sanırım zamanımız da doldu.
haftaya görüşürüz.yani hala yaşıyor olursam.endişelenmeyin ,büyük ihtimalle yaşıyor olacağım.pek cesaretim olmadığını söylemiştim size daha önce ,hatırlarsanız.
-espri olarak söylemediğini biliyorum bunları,gülümseyerek söylüyor olsan bile.
---birinin ,söylediklerimde ciddi olduğumu bilmesi güzel en azından.genelde depresif,intihara yönelik ifadeler kullandığımda insanlar öylesine söylenmiş,espri niyetinde sözler olarak algılıyor söylediklerimi.kim bu konuda espri yapar ki!sanırım bunları söylerken hafif gülümsüyorum ya o yüzden dikkate almıyorlar dediklerimi.
-bence ondan değil.
---bence de.öylesine söylemiştim zaten.ciddiye almayın her söylediğimi.neyse iyi günler.

3 Şubat 2012 Cuma

sıkıntı

dün koukou debut okudum tekrardan.ilk on bölümünü okudum,gözüm kızararak.
okurken huzurluydum,var olup olmamam sıkıntı vermiyordu.varlığımdan hüzün duymayı unuttum.keşke ölene kadar manga okuyup,anime izleyip insanlara gereksinim duymadan yaşayabilsem.tek başıma olduğumda keşke yanımda başka birinin olmasını arzu etmeden yalnızlıktan keyif alabilsem hep.



içimdeki diğeri

bugün seninle uyumluydum ,en azından sabahki halim öyleydi.senin ben olmadığını biliyorum ya da hayal ettiğim biri olmadığını.zihnimdesin, çokluk saklanıyorsun ben diğer insanların yanında olunca.yalnızken her zaman varlığını belli etmiyorsun bana,ama ben yine de senin var olduğunu biliyorum.keşke varlığını somutlaştırabilsen de bu yalnızlık hissi biraz azalsa.bu sabah mutluydum.çünkü senin gibi olduğumu hissettim kısa bir an da olsa.ve senin gibi baktım yaşama ...

bugün sıradanlığımın farkına yine vardım.insan mutlu olduğunu düşünürken sıradanlığının farkına varmamalı .

acaba kaç yıl sonra intihar etmeye cesaret edeceğim..şu anki gibi hissedip de daha da çürümeye bırakmam kendimi umarım.


ekşi 'de gezinirken öğrendiğim bir grup ve şarkısı ...