27 Şubat 2012 Pazartesi

burukluk



ilkokula dair hatırladığım bir şey:

birinci sınıftayım ya da ikide .sırada tek oturuyorum.yalnızdım sanırım.yalnızlık hissetmiyordum ,yalnız hissettiğimi hatırlamıyorum.belki de o zamanlar bu kadar kendine dönük düşünen biri değildim,kendi varlığımı bu kadar dert etmiyordum.stajyer öğretmenler gelmişti sınıfa.haftada bir gün derse giriyorlardı.genelde öğrenciler gelen stajyerlerin kendi yanlarına oturmasını istiyordu.sanırım seçilmenin verdiği duygu,üstünlük hissi içindi bu istekleri . benim yanıma stajyerlerden birisi oturmuştu,ben hiçbir şey demediğim halde,yanımda oturması için hiçbir istekte bulunmadığım halde.sanırım tek oturduğum için oturmuştu yanıma.yine de biraz mutlu olmuştum.
küçüklüğümden beri bazen gergin olduğumda bazen öylesine, farkında olmadan parmak ucumdaki deriyi soyuyorum.o zamanlar tırnaklarımın kenarı hep kanardı,acırdı.tırnak kenarındaki deriyi soyduğumu ilk o fark etmişti.zaten başka da fark eden olmadı hiç.bir daha yapma demişti sanırım.ertesi hafta tekrar yanıma oturmuştu.elimi tutup ,parmak uçlarıma bakmıştı.ben yine soymuştum parmak ucumu.bir şey dememişti.
parmak uçlarımı hala soyuyorum,farkında olmadan.eskisi kadar değil ama.
merak ediyorum yanıma oturan o stajyer şimdi nasıl acaba diye.insanlara dikkat eden biriydi.
belki de benim farkıma varan ilk kişiydi,o sınıfta gerçekten var olduğumun farkına varan.
çocuklarla iletişim kurmak daha kolay beki de.
'minimum ifşa' etkili oldu yaşantımda çoğunlukla.

sınıfta kimsenin ilgi göstermediği küçük kızın varlığının birisi tarafından fark edilmesi küçük kızı sevindirmişti.kız hep yalnızlık çekti.ama hayatında bazı güzel şeyler de olmuştu,bu güzel şeyler kısa sürse de...
kız hala yalnız ,küçükken mutsuz olduğunun,yalnız olduğunun farkında değildi .artık farkında.artık ölümü düşünüyor,intiharı düşünüyor,yaşamdan pek tat almıyor,sadece anime,manga,dizi gibi şeylere kendini kaptırdığında uzun süredir hissettiği o boğulma hissini barındırmıyor kendinde.
eskiden insanların yanındayken, söz gelimi sınıftayken diğerleriyle pek konuşmazdı.düşündüklerini saçma bulurdu ve insanlara söylemekten vazgeçerdi.diğerlerinin yanında suskun kaldı hep.pek konuşmayan birinin yanında durmak istemezdi insanlar.bu yüzden kız,hep diğerlerini sıktığını düşünürdü.kendi varlığının başkalarını rahatsız ettiğini sanırdı.
20 yaşında şimdi.yaşına sahip çıkmayı pek beceremiyor.hayatını ne yapacağını bilemiyor.kendindeki bozukluğun,yanlışlığın hep var olduğunun farkında şimdi,çürümüşlüğü sonradan başlamadı hiç.
artık,diğerleriyle konuşurken sıkılan taraf kendisi.onları dinliyor gibi görünse de çoğunun ne düşündüğünü umursamıyor bile.ve yine suskun kalıyor.konuşmamak en iyisi diye geçiriyor içinden,dediklerini anlayan birisi çıkmadığı sürece.ve diğer herkes gibi o da hiçbir zaman anlaşılmadığını düşünüyor.
kendini yıpranmış hissediyor,çokça hem de.ve uyanmamayı istiyor bazen, uyuduğunda.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder